30 Mart 2010 Salı

Yaşamı Yaratmada 3. Adım: Eylem

Sevgili Okuyucular,

Daha önce üzerinde durmuş olduğum 1. Adım Farkındalık ve 2. Adım Kabul aşamalarından sonra sıra 3. Adım olan “Eylem” aşamasına geldi. Yaşamımızda her ne olursa olsun değiştirmek istediğimiz küçük bir sorundan tutun da, yaşamın bütününün değişimine kadar “Eylem Adım”ı olmadan yaratım süreci tamamlanamaz.

Eylem aşaması, yaşamımızı baştan yaratmak ve değiştirmek konusundaki “en kilit” aşamalardan biridir. Eylem, gerektiğinde bir şeyi yapmayı ya da yapmamayı içerir. Bu ne demektir?

Bireylerin aslında Farkındalık ve Kabul aşamalarından sonra en çok zorlandıkları aşama olan Eylem-Aksiyon alma aşaması için bir takım örnekler vermek yararlı olur. Diyelim herhangi bir bağımlılık sorunu yaşıyorsunuz… Bu sorun sigara bağımlılığından tutun da bir ilişki bağımlılığına kadar gidebilir. Eylem aşaması, “neden bu bağımlılığı yaşıyorum, niye sigara, ya da niye ilişki…” gibi sorularla ilgili değildir. Bu soruların zaten 1. ve 2. Aşamada sorulması ve bir şekilde cevaplanmış olması gerekiyordu. Eylem aşaması, soru sormanın ötesinde “sorun” olan konunun “eylem-davranış-söz-hareket-konuşma..vb. görünür düzeyde fiziksel olarak” durdurulması ve yerine yeni bir alternatifin konulması ile ilgilidir. Eylem aşaması “Evet…Ama…” larla ilgilenmez, Eylem sadece yapar ya da durdurur. Bireyin söz konusu bağımlılığı durdurması, ya da yeni bir davranış ve günlük hayat akışına başlaması eylem kategorisine girer.

Bu noktada Farkındalık ve Kabulu başarmış olan birçok kişi ya bahaneler uydurur ya da diğer kişileri suçlar… Örneğin, bir ilişki bağımlılığında çok sık karşımıza çıkan söylem: “Ne yapayım, bu sefer ben aramadım, o aradı… Açmayacağım mı telefonu?”… Ya da sigara-alkol bağımlılığında “İkram ettiler, o sırada reddetmek ayıp olurdu… vs.” olur. Bunun dışında hemen her an karşılaştığımız bir diğer bahane “sahip olduğumuz sorun” ile ilgili bir şey yapmamaktır. Örneğin yardım almayı kafamıza koyduk diyelim, bir türlü o uzmanı, koçu ya da danışmanı aramak için elimiz telefona gitmez. Çoğunlukla “Ay bugün ne kadar çok işim vardı, bir türlü arayamadım… Aaa galiba telefonunu kaybetmişim… Neydi o kadının/adamın adı?” gibi konuşmalarla oldukça fazla zaman geçebilir. Diğer yandan, yıllardır bir şekilde profesyonel destek alan, “Farkındayım, biliyorum, kabul ettim ama hiçbir şey değişmiyor” diyen bireylerin tıkandığı noktanın eylem adımı olduğunu vurgulamak durumundayım.

Bu adımı en zor yapan şey, aslında yapılacak ya da durdurulacak şeyin zor olmasından çok, “yeni davranışın-sözün-aksiyon”un, bireyin dünyasında kısa süreli de olsa “rahatsızlık” yaratmasından kaynaklanmaktadır. Birey, acı çekiyor da olsa, sıkılıyor da olsa, o soruna alışmıştır ve sorun onun yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla “o sorundan vazgeçecek bir yaşam tarzına geçiş” bireyi inanılmaz derecede rahatsız etmektedir. Görüyoruz ki kesinlikle bunun mantıklı bir tarafı yoktur. Birey neden sorunu tercih etsin ki? diyebiliriz ancak insanın bu kadar karmaşık ve çelişkili bir varlık olduğunu öncelikle kabul etmemiz gerekiyor.

Eylem aşamasını çok önemli ölçüde kolaylaştıracak bir önerim, özellikle bu işi bir şekilde yapmak isteyenler için, en kolay adımdan başlamalarıdır. Neden en kolay adım? Çünkü zaten değişik bir şey yapmak bireye yeterince zor gelir, buna bir de zor bir seçenek eklersek iş iyice çıkmaza girebilir. Dolayısıyla en kolaydan başlayarak birey küçük de olsa bazı olumlu sonuçları görebilme şansına sahip olur. Bu olumlu sonuçlar bireyi daha da ilerisi için motive edecektir. Bir sonraki adım için yeterli enerjiyle dolan birey için bir süre sonra değişim dalgasını yakalamak kaçınılmaz olacaktır.

Farkındalık ve Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder