15 Şubat 2010 Pazartesi

Yaşamı Yaratmada İkinci Adım: Kabul

Sevgili Okuyucular,


Yaşamı Yaratmada 2. adıma geldi sıra.. Olan olaylar, bu olayları nasıl algıladığımız bir yana dursun, aslında kendimizi anlamak konusunda her zaman çok olumlu bir duruş sergileyemeyebiliyoruz..

Özellikle bir takım şeyleri kendi içimizde ve dışımızda fark ettiğimiz zaman bunları içimize sindirmek her zaman çok kolay olmuyor elbette... Bunların hepsini gerek uygulamalı çalışmalarımda gerekse kendi özkişisel yaşamımdaki deneyimlerde açık olarak gördüm.

Bireylerin "kabul" konusunda yaşadıkları 3 sorun alanı bulunmakta:

  1. Yaşadıkları olayı kabul edememek,

  2. Karşıdaki kişiyi kabul edememek,

  3. Kendilerini kabul edememek...

Özellikle yaşanan olayların olumsuz olduğu durumlarda genelde bireyin verdiği tepkiler olayı kabul edememek, olaya ani ve fevri tepkiler vermekten ibaret olur. Bazen bu durum olumlu olaylarda bile göze çarpar. Birey o kadar şaşırır ki, olayı karşılarken kendi duygularının ve düşüncelerinin kontrolünü elden kaçırır.

Olaydan sonra birey aynı zamanda o olayın gerçekleştiği ortamda özellikle biri bu olaya neden olmuşsa ya da bireyin kendisine bir zarar verilmişse, karşıdaki kişiyi kabul etmekte zorlanır. Özellikle "Bunu nasıl yaptı, bana nasıl yapar, niçin böyle söyledi? Bunu söylediğine göre ne kadar kötü bir insan..." gibi söylemlerde bulunur. Bu söylemler aslında öncelikle bireyin olayla baş etme şeklinden başka bir şey değildir. Karşıdaki bu yargılamalardan hiç bir şey anlamayacağı gibi aynı zamanda daha da kötüsü kendini savunmaya ya da karşı atağa geçer...Sonuç olarak en çok enerjiyi kaybeden yine bireyin kendisi olur çünkü verdiği tepkilerin doğurduğu sonuçlar daha fazla enerji harcamasını gerektirir.

Bu arada küçük bir not...Enerji kaybetmekten kastettiğim sadece fiziksel efor harcamak yani konuşmak, söylenmek değil.. Bizlere enerji kaybettiren şeyler aynı zamanda üzülmek, kırgınlık yaşamak, kızgınlık, öfke ve korku duymaktır. Bu tür duyguların yönetimi zor olduğu kadar, bu duygular yaşandığı zaman birey oldukça fazla enerji kaybeder. Bu enerjinin geri kazanımı bazen günler, haftalar ya da aylar sürebilir...

Üçüncü konu ve aslında en önemlisi "kendimizi kabul etmek" konusudur. Bir olay olduğunda ya da birine kızdığımızda, kökene inersek öncelikle kendimizi hiç kabul etmediğimizi görürüz. Kendimizi yeterince anlasak ve kabul etsek zaten olayları kendimize nasıl çektiğimizi ve tepkilerimizi nasıl yarattığımızı bilirdik. Kendimize bakacak cesareti taşıyabildiğimizde aslında tüm kızgınlık, suçluluk, mutsuzluk, yalnızlık, hayal kırıklığı gibi olayların temelinde kendimizden bir kaynağın yer aldığını görebiliyoruz. Bu ilk bakışta biraz zor gelse de, kişisel gelişime vakit ayıran ve kendine bakabilme cesaretini gösteren bireyler neden söz ettiğimi bilirler...

Evet, Kabul, Yaşamı Yaratmada 2. aracımız ve adımımız.. Kendini kabulun ilk aşaması da kendine bakabilme cesareti..

3. adımda görüşmek üzere..

Farkındalık ve Sevgiyle...

Dr. Duysal Aşkun

DeğişimGrup

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder